KARMA ASTROLOJİ NEDİR

Kendimizi bulma yolunda her şeyden önce, kişisel kaoslarımızın ve mutsuzluğumuzun sebepleri üzerinde düşünmeli ve kendimize soracağımız doğru soruları bulmalıyız?

  • Neden sürekli olarak aynı davranış kalıplarını tekrarlar ve farklı sonuçlar bekleriz?
  • Neden bizi mutsuz etmelerine rağmen, aynı edimlere ve benzer kişilere doğru çekiliriz?
  • Neden mutlu olmak için harcadığımız onca çaba son nokta da mutsuzluğu bize “armağan” eder?
  • Neden yaşamın bize sunduklarını alırken çoğumuz zorlanırız?
  • Neden bazılarımız hakkımız olduğuna inandığımız şeylerin bile ardından gidemeyiz?
  • Neden yapmadığım şeylerin vicdan azabını çekeriz?
  • Neden yaşantımızda her şey tam gibi görüldüğü halde bir türlü eksiklik ve/veya ayrılık duygusundan kurtulamayız?
  • Bu bir kader midir? Bu zinciri kırmaya içten bir şekilde gönüllü müyüz?

Karma astroloji, her şeyden önce, ruhun dünyevi yaşantının zaman-mekan boyutuna neden geldiğini ve bu boyutta ne aradığını araştırır. Evrenin büyük planı içindeki, kendi yaşam planımızı ortaya çıkarmayı amaçlar. Kendimize, ilişkilerimize ve çevremize evrenin gözünden baktığımızda, edimlerimize farklı anlamlar yükleyebileceğimizi bize gösterir.
Doğu felsefesinden kaynağını alan karma düşüncesi reenkarnasyon anlayışına dayanmaktadır. Geçmiş bir yaşantı içerisinde gerçekleşen amellerimizden "Tanrı'nın ya da evrenin" kurallarına uygun olmayanların bedelleri bu yaşantımızda kader olarak karşımıza çıkar. Ta ki bu amellerin altında yatan yüksek ahlaki, etik, felsefi ve evrensel dinamiğin anlamı yakalayana ve bu anlamı daha üst bir değere dönüştürene kadar. Bu dönüşüm gerçekleşmediği sürece, bu bedelleri pek çok yaşam içerisinde ödemeye devam ederiz. Aynı zamanda da içinde bulunduğumuz yaşamda gerçekleştirdiğimiz edimlerimizin sonuçları da sonraki yaşantılara aktarılır. Tüm yaşamlar boyunca karma bir zincir gibi ilerler. Kaderimiz diye düşündüğümüz olgular, geçmiş karmik yüklerden gelen ve fark edilmeyi, dönüştürülmeyi ve temizlenmeyi bekleyen davranış, düşünüş ve hissediş biçimlerimizin sonuçlarıdır. İşte bu izler, yukarıda verilen ve cevabını bir türlü idrak edemediğimiz sorulara dönüşürler.
Kaderimizi ve/veya karmamızı aşmanın tek yolu özgür iradedir. Özgür irade ise farkındalıkla başlar. Önce sorunu fark etmek ve kendimize özel doğru soruları sormak zorundayız. Ardından doğru seçimleri gerçekleştirecek seçeneklerin varlığına inanmalıyız. Bizi bu seçimlere götürecek yol ayrımlarını fark etmeyi öğrenmeliyiz. Farkındalık özgür iradenin temelidir ve bizi doğru ya da yanlış seçimlere götürür. Özgür irade ile yaptığımız doğru seçimler bizim karmik kalıntılarımızın temizlenmesini ve içinde bulunduğumuz yaşam kesitinden sonrakilere aktarılacak karmalarımızın da azalmasını sağlayacaktır.
Psikoloji ve epigenetik alanındaki çalışmalar kalıtımsal davranış özelliklerimizin varlığını ortaya çıkarmaya başlamıştır. Artık insanoğlunun kişilik özellikleri ve davranış biçimlerinin hepsinin doğumdan sonra edinildiğine dair görüşleri batı da terk etmektedir. Hepimiz fabrika ayarları misali kalıtımsal bir takım psikolojik özelliklerle doğuyoruz. Bazılarımız, bu özelliklerin atalarımızdan veya reenkarnasyon felsefesinden ya da kalıtımsal yollardan gelmiş olmasının, sonucu değiştirmeyeceğine inanıyor olabilir. Tabi ki öncelik, doğumla yanımızda getirdiğimiz bu özelliklerin neler olduğunu kavramak, yaşantılarımızda oluşturduğu etkiyi belirlemek ve bunları bizi mutluluğa götürecek şekilde dönüştürmektir. Ancak ayrım mutluluk tanımında ortaya çıkar. Karma felsefesi açısından mutluluk "bir" lik bilincine ulaşmakla mümkündür. Aydınlanma ya da ruhun tekamülü karakterimizin dönüşümü demektir. Zihnimizin, duygularımızın ve davranışlarımızın evrensel "bir" lik ilkesine doğru ilerlemesidir. Sonlu ve sınırlı dünyevi yaşamı deneyimleyen ruhun bu dünyada öğrendiklerinin evrensel bir anlama ulaşmasıdır. Aydınlanma egosal varlığımızın yansıması olan ayrılık ve aidiyetsizlik duygumuzun evrenle" bir" lik ve evrensel aidiyet duygusuyla yer değiştirmesidir. Kısacası kendimizi özne, dışımızdaki tüm unsurları nesne olarak algıladığımız bütünden ayrı olma acısının, yaşamla, evrenle ve/veya Tanrı ile bir olduğumuzu idrak edene kadar dinmeyeceğini anlamak zorundayız. Tüm edinimlerimiz, en büyük engellerimiz olan korkularımızdan ve hırstan arınana kadar; nereden geldiğini anlamadığımız vicdan azaplarımızdan, işkenceci-kurban ilişkilerinden, içsel acılarımızdan, kişisel kaosumuzdan kurtulmamız ve ne duygularımızın ne de zihnimizin zulmünden özgürleşmemiz mümkün değildir.
Karma astroloji bu felsefeye dayanır ve astrolojinin sembollerini bu anlayıştan yorumlar. Doğum haritalarımızdan geçmiş yaşam kalıntılarını okumamıza ve doğuştan yanımızda getirdiklerimizin farkındalığına ulaşmamızı sağlar. Üstelik karma anlayışı ile kurulan bağ astrolojik sembollerinin anlamlarını derinleştirir, öznel yaşamımızın ve insanın tarihsel yaşantısının gelişimi ve dönüşümünü kusursuz bir zemine oturtarak, yukarıda belirtilen türden soruların cevaplarını bulmamızı sağlar.
Öz değerimizden farkındalığımıza, ruhumuzdan bilincimize kadar bizi anlatan tüm gezegen, ışık ve astrolojik noktalar karmik tohumlarımızla ve karmik dönüşümümüzle ilgilidir. Astrolojiye karmik bakış astrolojik düzenin, matematiğinin, sembollerinin ve döngüsel yapısının kusursuz birlikteliğini ortaya serer.

Muradiye Akıllılar